İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan ile İmralı’da tutulan Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan 38 aydır haber alınamıyor. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, müvekkillerinin tutukluluk süreçlerine dair Beyoğlu’nda bulunan büro binasında basın toplantısı düzenledi.
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, avukat Rezan Sarıca, İmralı’da yaşanan “alıkonulma” halinin yasaklama ve disiplin cezalarıyla sınırlı olmadığına işaret ederek, “Avukat ve aileleriyle fiziki temas kuramadıkları gibi telefon ve mektup ile iletişimleri engellenerek asgari bir iletişim kanalına dahi izin verilmeyen bir mutlak iletişimsizlik seviyesidir. Bu engelleme hali yakın aile bireylerinin vefatı, salgın hastalık ve müvekkillerin ailelerinin doğrudan maruz kaldığı deprem koşullarında da devam etmiştir. Yarıda kesilen 25 Mart 2021 tarihli telefon görüşmesinden sonra her 4 müvekkilimizden de bir daha haber almak mümkün olmamıştır. Bu koşullarda müvekkillerimizin sağlıkları ve tutulma koşulları hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.
AKTAŞ’IN TAHLİYESİNE ENGEL
İmralı’da tutulan Veysi Aktaş’ın 30 yıllık ceza infazının 28 Nisan tarihinde tamamlandığını ancak tahliyesinin engellendiğini aktaran Sarıca, “Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının daha önce hazırladığı müddetnameye göre de 28 Nisan’da tahliye olması gerekiyordu. Bu süre zarfında İmralı mutlak tecrit koşulları nedeniyle hiç olmazsa mektup yoluyla hukuki yardım sunup, tahliye işlemlerine dair görüşlerini almak istedik. Bu amaçla kendisine farklı tarihlerde iadeli taahhütlü olarak mektup gönderdik. Fakat bu mektuplara yanıt alamadık. Tecrit koşulları nedeniyle mektupların kendisine ulaşıp ulaşmadığını bile teyit edemiyoruz. Ayrıca yakın tarihlerde tedbir mahiyetinde savcılığa ve İnfaz Hâkimliğine başvurarak müvekkile hukuki yardım sunabilmek için infaz evraklarının örneğinin tarafımıza verilmesini talep ettik. Ancak bu taleplerimiz de cevapsız bırakıldı” diye kaydetti.
‘KARAR MEŞRU DEĞİLDİR’
Sarıca, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Avukatları olarak, Aktaş’ın tahliye edilme zorunluluğu nedeniyle 28 ve 29 Nisan tarihlerinde avukatları olarak Sayın Aktaş’ı karşılamak ya da tahliyesine engel bir hal varsa bunu öğrenerek gereken itirazları yapmak için girişimlerimiz oldu. Ne yazık ki gözlem kurulu kararıyla tahliyesinin 1 yıl ertelendiği bilgisini İmralı Cezaevi İdaresinden sözlü olarak edindik. Bu karar açıkça yasaya ve hukuka aykırı olup Sayın Aktaş’ın özgürlüğünün gaspı anlamına gelmektedir. Sonradan yasalara getirilen aleyhe düzenlemelerle bu kararın alınması meşru değildir. Diğer taraftan talep etmemize rağmen 1 yıl erteleme kararı tarafımıza verilmemiştir. Gerek talep dilekçelerimiz gerekse de avukatları olarak vermeye yetkili olduğumuz itiraz dilekçelerimiz, ilgili merciler tarafından alınmamış, işleme dahi konmayarak görev suçu işlenmiştir.
Sayın Aktaş’ın tahliyesinin engellenmesi, bu konuda başvuru kabul edilmemesi, bilgi paylaşılmaması, 38 aydır haber alamama koşullarında tutulan müvekkillerimizin durumunu daha da hassas kılmaktadır. Avukat ve aile ziyaretlerinin engellenmesinden öte, İmralı’nın farklı şahsiyet ve kurum ziyaretleri dahil olmak üzere denetim mekanizmalarının ziyaretine kapalı tutulması, yakın akrabaların vefatı, ağır hastalık ve doğal afet gibi durumlarda dahi temasa izin verilmemesi, müvekkillere ilişkin bilgi taleplerinin yanıtsız bırakılması, CPT raporunun açıklanmasına onay verilmemesi ve BM İnsan Hakları Komitesi’nin tedbir talebine geçen süreye rağmen uyulmaması ve bütün bunlarla beraber nihayetinde Sayın Aktaş’ın şartlı tahliye süresi dolmasına rağmen serbest bırakılmaması, bu sürecin avukatsız yürütülmesi azami düzeyde şüpheleri haklı kılacak nitelikte gelişmelerdir.”
SUÇ DUYURULARI CEVAPSIZ BIRAKILMAKTA
“Müvekkillerimiz ilerleyen yaşlarına rağmen çok uzun süredir, sağlıkları bakımından yıpratıcı olan ağır cezaevi koşullarında tutuluyorlar” diyen Sarıca, “Kronik sağlık sorunlarının yanı sıra gerek yaşa bağlı gerekse de uzun süredir tutuldukları ağır cezaevi koşulları nedeniyle bir dizi sağlık sorunlarına sahip olmaları kaçınılmazdır. Müvekkillerimizin maruz kaldıkları muamelenin işkence ve insanlık dışı olduğu iddiasına rağmen hükümlülerin infaz koşullarını gözetlemek ve dışarıyla ilişkilerini sağlamakla yükümlü olan İnfaz Hakimlikleri incommunicado tutulma haline gerekçe oluşturan yasak kararlarını doğrudan veren merci pozisyonundadırlar. Ancak sorumlular hakkında yapılan şikayet ve suç duyuruları cevapsız bırakılmakta, herhangi bir soruşturma yürütülmemekte” ifadelerini kullandı.
‘İMRALI KAPILARI ÖZGÜRLÜK YÖNÜNDE AÇILMALI’
Sarıca şöyle devam etti: “Evrensel hukuk normları ve insanlık değerleri gereğince işkenceye karşı geliştirilecek her girişim aynı zamanda ülkenin demokrasiye ve insan haklarına duyarlı kılınması için de yüksek değer içermektedir. Bu nedenle kendini sorumlu hisseden herkesten hassasiyet beklediğimiz gibi yetkililerin bir an evvel yasal sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini ve işkence durumuna derhal son vermelerini bekliyoruz. İmralı kapıları özgürlük yönünde açılmalıdır;
* 30 yıllık infaz sürecini bitirmesine rağmen özgürlüğünden alıkonan Sayın Aktaş’ın zaman kaybedilmeksizin serbest bırakılması,
* İmralı’da tutulan müvekkillerimizin maruz kaldıkları 38 aylık alıkonma koşullarına derhal son verilerek; aile ve avukatları ile görüşmelerinin sağlanması yönündeki beklentilerimizi hak ve hukuktan, demokrasiden, insani vicdan ve değerlerden yana olan herkesin ilgisine sunarız.”
(HABER MERKEZİ)